
Taşıyıcı annelik yoluyla doğan bir çocuk ne hisseder?
Taşıyıcı annelik programı ile doğan çocukların kendi hikâyelerini algılamaları üzerine psikolojik araştırmalar.
Taşıyıcı annelik, modern üreme tıbbının uzun süredir bir parçası haline gelmiş olup, birçok çiftin kısırlık teşhisine rağmen ebeveyn olma sevincini yaşamasına olanak tanımaktadır. Ancak, bazı ebeveynlerin aklında hala şu soru var: Taşıyıcı annelik programı ile doğan çocuklar kendi hikâyelerini nasıl algılıyor? Psikolojik bir rahatsızlık hissediyorlar mı? Bu durum kimliklerini etkiliyor mu?
Çocuklar kendilerini “farklı” hissediyor mu?
Pek çok ebeveyn, çocuklarının dünyaya geliş şekilleri nedeniyle kendilerini “farklı” hissedebileceğinden endişe etmektedir. Ancak psikolojik araştırmalar bunun tam tersini göstermektedir.
Cambridge Üniversitesi’nin 30 aile üzerinde yaptığı bir araştırma, taşıyıcı annelik yoluyla dünyaya gelen çocukların, doğal yollarla doğan çocuklardan daha az sevildiğini veya daha az istendiğini hissetmediğini ortaya koymuştur.
Hollanda Aile Psikolojisi Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmaya göre, taşıyıcı annelik programıyla doğduklarını bilen çocukların %90’ı bu gerçeğe karşı olumlu veya nötr bir tutum sergilemektedir.
Taşıyıcı annelik yoluyla doğan çocuklar, ebeveynlerinden sık sık çok istendiklerini ve doğumlarının modern tıp sayesinde mümkün olduğunu duymaktadır. Bu durum, onlara kendilerini değerli ve sevildiğini hissettirmektedir.
Çocuğa doğumu hakkında ne zaman ve nasıl anlatılmalı?
Bu konuyla ilgili en önemli sorulardan biri, çocuğa taşıyıcı annelik yoluyla dünyaya geldiğini nasıl anlatmak gerektiğidir.
- Erken ve açık iletişim – Psikologlar, çocuklara doğumları hakkında küçük yaşlardan itibaren basit kelimeler ve sevgi dolu hikâyelerle bilgi verilmesini önermektedir.
- Doğal yaklaşım – Çocuk, bu bilgiyi olağanüstü veya garip bir şey olarak algılamamalıdır. Eğer ebeveynler bu süreci pozitif bir şekilde anlatırsa, çocuklar doğum şekillerinin “anormal” olduğu düşüncesinden uzak durur.
- Edebiyattan faydalanma – Birçok ülkede, taşıyıcı anneliği çocuklara uygun hikâyelerle anlatan kitaplar bulunmaktadır. Örneğin, İngiltere’de “The Kangaroo Pouch” adlı kitap, taşıyıcı annelik konusunu çocuklar için anlaşılır bir dille anlatan popüler bir eserdir.
Bu durum ergenlik döneminde çocuğun psikolojisini nasıl etkiler?
Ergenlik, bireyin kimlik arayışı içinde olduğu kritik bir dönemdir. Peki, taşıyıcı annelik yoluyla doğduğunu öğrenmek, çocuğun psikolojik olarak rahatsız hissetmesine neden olabilir mi?
Amerikan Psikoloji Derneği’nin yaptığı bir araştırma, kendi hikâyelerini küçük yaşta öğrenen çocukların, ergenlik döneminde bu bilgiyi çok daha kolay kabul ettiklerini göstermiştir.
Bazı ergenler taşıyıcı anneleri hakkında ek sorular sorsa da bu bir problem değil, tamamen doğal bir meraktır. Burada önemli olan nokta, ebeveynlerin açık ve samimi bir konuşmaya hazır olması ve taşıyıcı anneliğin bir aile kurma yöntemi olduğunu anlatabilmeleridir.
Yapılan araştırmalar, doğum hikâyesini erken yaşta öğrenen çocukların %85’inin, ergenlik döneminde bu bilgiyi olumsuz duygular olmadan kabul ettiğini ortaya koymaktadır.
Sonuç
Taşıyıcı annelik programından faydalanan ailelerin deneyimleri ve yapılan araştırmalar, çoğu çocuk için bunun bir sorun veya psikolojik travma oluşturmadığını göstermektedir. Burada en önemli nokta, ebeveynlerin bu süreci nasıl anlattığıdır. Eğer ebeveynler açık, dürüst ve sevgi dolu bir şekilde bu bilgiyi paylaşırsa, çocuk sevildiğini ve istendiğini bilerek büyür.
Modern toplum, taşıyıcı anneliği giderek daha fazla kabul etmektedir ve tıp alanındaki ilerlemeler sayesinde bu konudaki farkındalık da artmaktadır. Örneğin, BioTexCom kliniğinde her ay 50’den fazla bebek taşıyıcı annelik programı sayesinde dünyaya gelmektedir ve bu bebeklerin ebeveynleri dünyanın dört bir yanından gelmektedir!
Önemli olan, üreme teknolojileri sayesinde dünyaya gelen çocukların, diğer tüm çocuklar gibi kendilerini tam, sevilen ve değerli hissetmeleridir.