Yardımcı üreme teknolojileri dünyayı nasıl değiştiriyor

1978 yılında ilk tüp bebek olan Louise Brown dünyaya geldi. O dönemde bu bilim kurgu gibi görünüyordu. Oysa bugün ESHRE verilerine göre, yardımcı üreme teknolojileri (YÜT) sayesinde dünyada 12 milyondan fazla çocuk doğdu. Bu artık bir istisna değil, küresel bir norm haline geldi.

Doğa sessiz kaldığında, bilime başvuruluyor. Yaş, onkoloji, endometriozis, yumurtalık rezervinin erken tükenmesi — bunlar kadınların yumurta donasyonuna başvurma nedenlerinden sadece birkaçıdır. CDC verilerine göre, ABD’deki tüp bebek programlarının yaklaşık %25’i donör yumurtalarıyla yapılıyor. AB ülkelerinde bu oran %35’e, İspanya ve Çekya’daki bazı kliniklerde ise %50’nin üzerine çıkıyor.

Bunlar sadece rakam değil — bunlar “kısırlık” teşhisine boyun eğmeyen milyonlarca kadının hikâyesi.

Yumurta donasyonu: Daha önce olmayan bir şans

Donör yumurtaları bir “yedek plan” değil, güvenilir bir stratejidir. NIH verilerine göre, 40 yaş üzerindeki kadınlarda donör yumurtalarıyla yapılan tüp bebek uygulamalarında başarı oranı %50’yi aşıyor, oysa kendi yumurtalarıyla bu oran %10’un altında kalıyor.

Ayrıca modern genetik tanı sayesinde sağlıklı embriyolar seçilebiliyor, bu da hastalık riskini azaltıyor. Bu artık sadece bir gebelik şansı değil, sağlıklı bir gelecek için bir fırsat. Bugün, donör yumurtaları sayesinde 45 yaş üstü kadınlar bile sağlıklı bir bebeği kendileri taşıyıp doğurabiliyor. Avrupa, Amerika ve Asya’dan birçok hasta tarafından tercih edilen BioTexCom kliniği, bu programları başarıyla uygulayarak yüksek başarı oranlarına ulaşıyor.

Taşıyıcı annelik: tartışmalı ama hayat kurtaran bir uygulama

Taşıyıcı annelik hâlâ tartışmalara neden oluyor. Ancak gerçekler ortada: Columbia Üniversitesi’nin araştırmasına göre, taşıyıcı anneliğe başvuran çiftler bu kararı almadan önce ortalama 7 yıl boyunca başarısız tedavilerden geçiyor. Ve sonunda bu karar, onların bebek sahibi olmasını sağlıyor. Sadece Kiev’deki BioTexCom kliniğinde geçen yıl 1 000’den fazla bebek taşıyıcı anneler sayesinde dünyaya geldi — ve ebeveynleri dünyanın dört bir yanından gelen çiftlerdi.

Ukrayna — parıltılı dergi kapakları yok, ama gerçek sonuçlar var

Savaşa rağmen Ukrayna, YÜT alanında liderliğini sürdürüyor. Bunun nedeni sadece uygun fiyatlar değil, aynı zamanda hukuki netlik, donör programlarına erişim ve 40 yaş üstü hastalara odaklanan kliniklerdir.

Örneğin Fransa veya Almanya’da donasyon ya yasalarla ya da yaş sınırlarıyla kısıtlıyken, Ukrayna’daki klinikler her yıl binlerce yabancı hastayı kabul ediyor — reklamla değil, sonuçla güven kazanıyor.

Dünya hızla yaşlanıyor: World Bank verilerine göre, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun altıda biri 65 yaşın üzerinde olacak. Bu da doğal doğurganlığın azalacağı ve yardımcı üreme teknolojilerinin bir lüks değil, yaşamın normu haline geleceği anlamına geliyor. O zaman da asıl soru “değer mi?” değil, “neresi güvenli, etkili ve garantili?” olacak. Ve cevap giderek daha fazla şu olacak: Tıbbın, şefkatin ve hukukun birleştiği yer. Kırk yaşından sonra bile umudun doğduğu yer.